March to a different drum: Ayrı telden çalmak.

-      İnsanların çoğuna bilinçli olarak farklı bir yaklaşım veya tutum benimsemek; alışılmadık olmak.

Break your duck: Şeytanın bacağını kırmak

1) Vuruşunuzun ilk çalışmasını puanlamak. Kriket;

2) İlk skoru yapmak veya ilk kez belirli bir başarı elde etmek.


Dull as ditchwater (or ditchwater): Tadı tuzu olmamak.

-  Çok sıkıcı olmak.


Like water off a duck's back: Vız gelmek.

-Bir kişi üzerinde belirgin bir etkisi olmayan bir açıklama veya olay.


İn high dudgeon: Canı burnunda.

-Derin bir kızgınlık durumunda olmak.


Eat someone's dust: Tozunu yutmak.

-Rekabetçi bir durumda birinin gerisinde kalmak.


Not see someone for dust: Toz olmak. 

-  Bir kişinin aceleci bir kalkış yapmaya karar vermesi.


Raise (or kick up) a dust: Toz koparmak.

-Rahatsızlık yaratmak.


İn a dwaal: Bulutların üstünde olmak

-Rüya gibi, şaşkın veya akılsız bir durumda olmak.


Be all ears: Kulak kesilmek.

-Heyecanlı ve dikkatli bir şekilde dinlemek.


Fall on deaf ears: Kulak ardı etmek.

-  (Bir ifadenin veya isteğin) başkaları tarafından yok sayılması.


Keep an ear to the ground: Kulağını dört açmak. 

-Olaylar ve eğilimler hakkında iyi bilgi sahibi olmak.


İn one ear and out the other: Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak.

-Duymak ama göz ardı etmek ya da çabucak unutmak.


Lend an ear: Kulak asmak.

-Birini sempatikçe veya dikkatle dinlemek.


Make a pig's ear of: Eline yüzüne bulaştırmak.

-Beceriksizlik; berbat etmek.


Make a silk purse out of a sow's ear: Dişi domuz kulağından ipek bir çanta yapmak. 

-Kalitesiz bir şeyi en yüksek kalitede bir şeye dönüştürmek.


Out on your ear: Kulak ardı etmek.                                             48

-Göz ardı ederek reddetmek.


set by the ears: Aralarına kara kedi sokmak.

-İnsanların kavga etmesine neden olmak.


 someone's ears are flapping: Kulak misafiri olmak.

-Birisinin kendsi için tasarlanmamış bir şeyi duymak için dikkatle dinlemesi.


Turn a deaf ear: Kulak ardı etmek.

-  (Bir ifadenin veya isteğin) başkaları tarafından yok sayılması.


Wet behind the ears: Ağzı süt kokmak.

-Olgunlaşmamış veya deneyimsiz olmak.


Promise someone the earth: Olmayacak duaya amin demek.

-Ulaşılamayan bir şey için söz vermek.


An easy touch: Kolay lokma olmak.

-Kolayca manipüle edilmek; kolayca halledilebilir bir kişi veya görev.


Easy as falling off a log: Çocuk oyuncağı.

-Çok kolay olmak.


Easy as pie: Çocuk oyuncağı.

-Çok kolay olmak.


Easy meat: Kolay lokma olmak.

-  Bir kişi veya hayvanı zorlanmadan aşmak, yenmek veya ikna etmek.


Eat dirt: Tükürdüğünü yalamak.

-Hakaret ve aşağılamalara katlanmak.


Eat someone's dust: (Birinin) tozunu yutmak.

-  Rekabetçi bir durumda birinin gerisinde kalmak.


Eat humble pie: Burnu sürtülmek.

-  Mütevazi bir suç işlemek ve aşağılamayı kabul etmek.


Eat your words: Tükürdüğünü yalamak.

-  Özellikle yapmak zorunda kalındığında söylenilenleri geri çekmek.